Acemi Mutfakta

Acemi Mutfakta

26 Eylül 2013 Perşembe

Reyhan Şerbeti

Sevgili Dostlar,

Havaların serinlemesi ile soğuk algınlığı şikayetlerini sıkça duyar olduk, bağışıklık sistemini hangi besinler arttırır hepimizin geçmiş tecrübesi ve biraz bilgisi vardır. Bu tarifte bilmeyenleri reyhan otu ile tanıştıracağım :)

Reyhanın faydaları say say bitmiyor, bakın google ne diyor; Reyhan, antioksidan ve uçucu yağlar içerdiği için bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Hem yapraklarının hem yağının antibakteriyal etkisi vardır. Viral enfeksiyonlardan, grip, soğuk algınlığı ve uçuktan korur. Ayrıca, beta karoten bakımından zengindir. A vitaminine dönüşür. Anti-oksidan özelliği vardır ve serbest radikallerle savaşır. İyi bir magnezyum kaynağıdır bu da kasları ve damarları rahatlatarak kardiyovasküler sağlığı güçlendirir.

Diyarbakır'lı olan eşimin ailesi reyhan otunun kurutulmuşunu özellikle et yemeklerinde sıkça kullanıyor, benim de reyhan ile tanışmam bu vesile ile oldu. Reyhanın şerbeti ise taze reyhan otundan yapılabileceği gibi kurutulmuşundan da yapılabiliyor. Gelelim tarifine :)

Malzemeler;
Reyhan - 1 demet (ben kurutulmuşunu kullandım)
Su - 8 su bardağı
Tozşeker - 7 yemek kaşığı
Limon tuzu - 1 yemek kaşığı

Yapılışı;
Taze reyhanları yıkayıp, elimizle bir kaç parçaya bölüyoruz. Üzerine kaynar su ve şekeri ekliyoruz, şeker eriyince de limon tuzunu ilave edip soğumaya bırakıyoruz. Limon tuzu şerbetin rengini pembeleştiriyor, şaşırmayın :)


Afiyetle kalın.

Elmalı Üzümlü Çörek

Sevgili Dostlar,

Yeğenim için hazırladığım kurabiyelerden sonra tatlı sevdasına, Elmalı Üzümlü Çörek tarifi ile devam ediyorum. Zannediyorum pişmiş elmayı tazesinden daha çok seviyorum, belki de kendisine eşlik eden çok sevdiğim tarçının hikmetindendir :) (kaynak: Oktay Usta)

Malzemeler;
Hamuru için:
Tereyağ - 100 gr (ben Sana Hamurişi kullandım)
Pudra şekeri - 1 çay bardağı (ben 3/4 çay bardağı kullandım ve yeterli geldi)
Yumurta - 1 adet
Kabartma tozu - 1 paket
Un - 2 su bardağı

İç harcı için:
Yeşil elma - 2 adet orta boy (ben hazırda bulunan 3 adet Amasya elmasını kullandım)
Sarı kuru üzüm - 1 çay bardağı
Portakal kabuğu rendesi - 1 adet portakalın kabuğundan
Ceviz - 4 yemek kaşığı (iri kırılmış)
Tarçın - 1 tatlı kaşığı
Toz şeker - 1 çay bardağı (elmalarım tatlı olduğu için 1/2 çay bardağı kullandım)
Su - 3 yemek kaşığı

Yapılışı;
Çöreğimizi yapmaya iç harcı hazırlamakla başlıyoruz. Öncelikle elmaların kabuklarını soyup çekirdeklerini temizliyoruz, ardından elmaları minik küpler şeklinde doğruyoruz. Derin bir teflon tavada küp elmaları ve kuru üzümleri, tarçın, toz şeker ve suyu da ilave ederek orta ateşte sürekli karıştırarak 5 dk pişiriyoruz ki elmalarımız pişsin ve karışım da karamelize bir hal alsın. Ardından tavamızı ateşten alıyor ve içine portakal kabuğu rendesi ve cevizleri ekleyerek karışımı ılınmaya bırakıyoruz.

İç harcımız dinlenirken hamurumuzu hazırlamaya başlıyoruz. Önce oda ısısında yumuşamış olan tereyağını, pudra şekeri ile biraz yoğuruyoruz, ardından yumurtayı ilave edip birazcık daha yoğuruyoruz. Unumuzdan bir su bardağı kadarını kabartma tozu ile birlikte eleyerek karışıma ekliyor ve yoğurmaya devam ediyoruz. Kalan bir bardak unu da azar azar ekliyoruz, amaç yumuşak ama ele yapışmayan bir hamur elde etmek. Tam da bu kıvama gelince hamurumuzu buzdolabında 30 dk dinlendiriyoruz. Dinlenme aşaması bitince hamurdan limon büyüklüğünde bir parça koparıp bu parçayı unlu tezgahta dikdörtgen formata gelecek şekilde mümkün olduğunda ince açıyoruz. Dikdörtgenin boyuna yani uzun kenarına iç harcımızdan bir miktar koyuyor ve rulo şeklinde sarıyoruz. Bu şekilde tüm hamurumuzu açıyor ve sonucunda oluşan rulo çörekleri yağlı kağıt serdiğimiz fırın tepsisine diziyoruz. Önceden 180 derecede ısıttığımız fırında çöreklerin altı ve üstü turuncu oluncaya kadar, yaklaşık 30 dk pişiriyoruz. Pişen çöreklerimizi fırından çıkardıktan 2 dk sonra (dikkat, hemen değil, 2 dk bekliyoruz) üzerlerine pudra şekeri serpiyoruz. Ilınınca da istediğimiz uzunlukta keserek servis ediyoruz.

İster çay ya da kahvenin yanında, isterseniz vanilyalı dondurma ile afiyetle yiyebilirsiniz. Ben çöreklerimi gece gezmesine götüreceğim. Tercih sizin :)

Afiyetle kalın.

20 Eylül 2013 Cuma

Maş Fasulyesi Çorbası

Sevgili dostlar,

Sonbaharın kendini hissettirmeye başladığı bu günlerde sıcak bir çorba içme ihtiyacımız da artıyor. tarhana, domates, mercimek ve yayla çorbaları genelde sofralarımızdan eksik etmediğimiz çorba türleridir. Peki ya Maş Fasulyesi Çobası'nı hiç denediniz mi? (kaynak: www.birseninmutfagi.com)

Maş fasulyesi, Güneydoğu Anadolu mutfağında ve özellikle de Gaziantep'te sık kullanılan bir fasulye türüdür. Marketlerde organik ürün raflarında veya aktarlarda bulabileceğiniz bu fasulye, bağırsak düzenleyici ve şeker düşürücü etkiye sahiptir. İnternette verilen bilgilere göre, Maş fasulyesi, B vitamini, lif ve bol protein içeriyor. Ayrıca Maş fasulyesinin hücre yenileyici özelliği de bulunuyor. Maş fasulyesi ile çorba yapabileceğiniz gibi piyaz da yapabilirsiniz.

Malzemeler;
Maş Fasulyesi - 1 çay bardağı
Şehriye - 1 çay bardağı
Havuç - 1 tane (ben kullanmadım)
Kuru soğan - 1 tane
Domates salçası - 1 çorba kaşığı
Biber salçası - 1/2 çorba kaşığı
Kuru nane - 2 çay kaşığı
Pulbiber - 1 çay kaşığı
Tuz - 2 çay kaşığı
Kaynar su - 6 su bardağı
Sıvıyağ

Yapılışı;
Çorbayı pişireceğimiz tenceremize sıvıyağı koyuyor ve doğranmış soğanları biraz kavurarak öldürüyoruz. İçine biber ve domates salçalarını ekleyip biraz daha soteliyoruz. Küp küp doğranmış havuçları, maş fasulyelerini ve kaynar suyu tenceremize ekleyip çorbamızı pişmeye bırakıyoruz. Maş fasulyeleri ve havuçlar iyice piştiği vakit çorbamıza şehriye, tuz ve baharatları ekliyor ve çorbamızı 5 dakika daha kaynatıp altını kapatıyoruz. Artık çorbanızı sıcak sıcak içebilirsiniz :)

Afiyetle kalın :)

17 Eylül 2013 Salı

Damper - Avustralya Ekmeği

Sevgili Dostlar,

Avustralyalı çobanlar, haftalarca evlerinden uzak alanlarda yaşadıklarından sadece un ve su kullanarak günlük ekmeklerini yapıyorlarmış. Şimdi tarifini paylaşacağım Damper ekmeği, Avustralyalı çobanların kamp ateşinde yaptıkları geleneksel ekmekleri. Yapımı çok kolay olan bu ekmeği ılık olarak tereyağı ve reçel ile yiyebileceğiniz gibi hazırlama aşamasında ilave şeker, tarçın, üzüm vb malzemelerle çeşitlendirebilirsiniz. (kaynak: Altın Kitap Serisi)

Malzemeler;
Un - 450 gr (ben tam buğday unu ile karıştırarak kullandım)
Kabartma Tozu - 2 tatlı kaşığı
Tuz - 1 çay kaşığı
Tereyağı - 90 gr (küp şeklinde doğranmış)
Su - 180 ml
Reçel/Bal - servis için
Tereyağı - servis için


Yapılışı;
Öncelikle fırınımızı 190 dereceye ısıtıyoruz. Un, kabartma tozu ve tuzu genişçe bir kaba eliyoruz. Tereyağı parçalarını parmak uçlarımızla azar azar karışıma yediriyoruz. Karışımı ekmek karıntısı gibi görünene kadar elimizle karıştırıyoruz. Sonra karışımın ortasını havuz gibi açıyor ve suyu ortaya döküyoruz. Karışımı hamur haline gelene kadar yoğuruyoruz. Hamuru 20 cm çapında bir daire oluşturacak şekilde açıyor ve yağlı kağıt serdiğimiz fırın tepsisine koyuyoruz. Ardından, bir bıçak ile hamuru tam kesmeden sadece çizgi oluşturacak şekilde üstten 8 eşit parça şeklinde çizerek işaretliyoruz. 25 dakika fırında pişiriyoruz. Ekmeğimizin pişip pişmediğini anlamak için, ekmeğimizin tabanına elimizle vuruyoruz eğer tok bir ses duyuluyorsa ekmeğimiz pişmiş demektir. Ilık olarak, tereyağı ve reçel ile birlikte afiyetle yiyoruz :)

Afiyetle kalın..



15 Eylül 2013 Pazar

Müge Hüner'le Kurabiye Kursu

Sevgili dostlar,

Kurabiye yapımının püf noktalarını öğrenmek ve kurabiye süsleme ekipmanlarını tanımak, uygulamanın nasıl olduğunu öğrenmek için sevgili Müge Hüner'in düzenlediği Kurabiye Kursu'na katıldım ve çok güzel saatler geçirdim. Saat 11:00'de beş meraklı arkadaş olarak başladığımız kurs saat 17:30'a kadar, kısa bir çay ve kısa bir yemek molası haricinde aralıksız sürdü :)) Kursun sonunda misss gibi kokan ve ağızda dağılan kurabiyeler yapabilmek için ne yapmalı ve ne yapmamalı öğrendik. Silikon kalıp nedir, nasıl kullanılır, patchwork kalıbın kalitelisi nasıl ayırt edilir, olmazsa olmaz 4 altın kuralı nedir onları da öğrendik :) Malzeme kalitesinin, ince iş çıkartabilmenin yanısıra sağlık için de önemini vurgulayan hocamızdan kısaca, tüm ipuçlarını aldık :)

Hamurumuzu yaptık, kurabiyelerimizi pişirdik, rengarenk şeker hamurlarını kullanarak cicili bicili çok şeker süslemeler yaptık :) Malzemelerin ve kurabiyelerin hijyenik olarak nasıl saklanması, paketlenmesi ve korunması aşamalarını da anlatan sevgili Hüner'in en çok bu yönünü sevdim; hamur ve süslemeler ile uğraşırken elimizi kaç kere yıkadık bir sayıdan sonrasını artık hatırlayamıyorum :))

Hem güzel vakit geçirmek, hem de el emeğinizin sonucunu sevdiklerinizin ağzını tatlandırarak paylaşmak isterseniz siz de bu tip kurslara katılabilirsiniz. Ben Müge Hüner'i tercih ettim ve çook memnun kaldım :) Kurs süresince yaptığım kurabiyelerin toplu fotoğrafını yazının devamında görebilirsiniz.

http://mugehuner.blogspot.com/

Afiyetle kalın :)



13 Eylül 2013 Cuma

Maydanoz Salatası

Sevgili Dostlar,

Karatay mutfağından bir tarif yazacağım sizlere. Ama önce malzememizi yakından tanıyalım :) Maydanoz, C, E ve K vitaminleri ile demir, potasyum, magnezyum, kalsiyum, kükürt ve fosfor mineralleri açısından zengin bir besin, sindirimi kolaylaştıryor, vücudu ve kanı temizliyor, iştah açıyor, ateşi düşürüyor, Diş etlerini güçlendiriyor. Yüksek tansiyonu düşürüyor, kalp ve damar hastalıkları ile kansere karşı koruyucu, karaciğer hastalıkları ile romatizma, selülit ve egzamaya iyi geliyor. Ayrıca cilde canlılık veriyor ve cilt lekelerini azaltıyor.

Malzemeler;
Maydanoz - 1 demet
Mor soğan - 2 adet
Limon Suyu - 1 limonun suyu
Sumak - 1 tatlı kaşığı
Sızma Zeytinyağı - 3 yemek kaşığı
Kayatuzu, pul biber

Yapılışı;
Maydanozları temizleyip yıkıyor ve ince ince doğruyoruz. Soğanları da temizleyip piyazlık doğruyoruz. Tüm malzemeleri harmanlayıp sumak, tuz, zeytinyağı ve limon suyunu ekleyip karıştırıyoruz. Salatanın üzerini domates ile süsleyebilirsiniz. (kaynak: Karatay Mutfağı)


11 Eylül 2013 Çarşamba

Hünnap Reçeli

Sevgili Dostlar,

Kolesterol ve lipid düşürücü olarak da kullanılan bir meyveden bahsedeceğim sizlere: "Hünnap". Dışı iğdeye benzeyen bu meyvenin içi sanki minyatür bir elma gibi :) Hünnap meyvesi, meyve olarak da tüketilebileceği gibi bitkisi çay olarak içilebiliyor, meyvesinin reçeli de yapılabiliyor. Marketlerde bu mevsimde satılmaya başlanan hünnabın reçelini denedim. Bakın sonuç nasıl oldu :) (kaynak: www.oktayustamtarifi.com)

Hünnap ile ilgili internette rastladığım bazı bilgiler:
"Kuzey Afrika ve Suriye’den Hindistan'a ve Çin'e yayıldığı düşünülmektedir. Ülkemizde, Marmara, Batı ve Güney Anadolu’da bulunmaktadır. Ayrıca Doğu Karadeniz'de ve özellikle Çoruh Vadisi Havzası'nda değişik türleri görülmektedir. Hünnap kanı temizliyor, vücuda rahatlık veriyor. Şeker hastalığına karşı faydalı, yüksek tansiyona iyi geliyor. Nezle ve soğuk algınlığına faydalı. Hünnabın kolestrol ve trigliserit düşürücü faydası var. Hünnap yemişi ve hünnap suyu kalp damar hastalıklarına da iyi geliyor."


Malzemeler;
Hünnap meyvesi - 300 gr (18-20 adet)
Toz şeker - 2 su bardağı
Su - 1.5 su bardağı
Limon suyu - 3 damla

Yapılışı;
Hünnap meyvelerini yıkayıp kabuklarını soyuyor ve küçük küçük doğruyoruz. Doğradığımız meyveleri reçeli kaynatacağımız tencereye alıyor ve üzerine toz şeker dökerek sulanması için bir gece bekliyoruz. Ertesi gün, sulanan meyvelerin üzerine su ekleyerek orta ateşte kıvamı koyulaşıncaya kadar karıştırarak kaynatıyoruz. Ocaktan almadan 2-3 dakika önce limonu sıkıyoruz. Reçel istediğimiz kıvama gelince ateşten alıyoruz. Sıcakken kavanozlara döküp soğuyunca kapağını sıkıca kapatıyoruz.

Afiyetle kalın.


10 Eylül 2013 Salı

Manisa Kebabı

Sevgili Dostlar,

Mideniz kadar gözünüze de bayram ettirecek bir tarif paylaşacağım sizinle. Hele kebabı kestiğinizde içinden çıkan duman yok mu :) Yapımı teferruatlı gibi gelse de aslında pratik bir tarif. Düdüklü tencere sağolsun :) (kaynak: www.mucizelezzetler.com)

Manisa Kebabı'nın geç­mi­şi 1900’lü yıl­la­rın ba­şı­na kadar gidiyor, meğer ilk ola­rak Mı­sır’dan ge­len bir us­ta ta­ra­fın­dan ya­pıl­mış. Aslen da­na ve ku­zu eti­nin ka­rı­şı­mı ile kö­mür ate­şin­de ya­pı­lan bu ke­bap, uzun yıl­lar ku­şak­tan ku­şa­ğa lez­ze­ti­ni de­vam et­tir­egelmiş.

Malzemeler;
Tereyağı - 6 çorba kaşığı (ben sıvıyağ kullandım)
Kuşbaşı kuzu eti - 300 gr
Orta Boy Soğan - 2 adet
Havuç - 2 adet (hazır garnitür kullanabilirsiniz)
Patates - 3 Adet (hazır garnitür kullanabilirsiniz)
Mantar - 400 gr
Kuru fesleğen - 1 çay kaşığı
Sıcak Su - 2 Su bardağı
Tuz, Karabiber

Krep için;
Yumurta - 3 adet
Süt - 1.5 litre
Un - 3.5 su bardağı
Kabartma Tozu - 1 paket

Üzeri için;
Kaşar peyniri
Domates - 3 adet
Sivri biber - 8-10 Adet


Yapılışı;
Soğanları piyazlık doğruyoruz. Patatesleri küp küp, havuçları ise halka halka doğruyoruz. Mantarları dörde bölüyoruz. Eti ve doğranmış soğanları, etler suyunu bırakıp çekene kadar yağda kavuruyoruz. Etin suyunu çekmesine yakın fesleğeni ekliyoruz. Havuçları ekleyerek 3–4 dakika daha karıştırarak kavuruyoruz. Patatesi ve mantarı ekleyerek pişirmeye devam ediyoruz. 2 su bardağı sıcak suyu ilave ediyor ve kapağı kapalı olarak kısık ateşte etler yumuşayana kadar pişiriyoruz. (Ben eti mantar ile birlikte düdüklüde pişirdim, hazır garnitür olarak yararlandığım havuç ve patatesleri ise sonra ekledim) En son tuz ve karabiberi ilave ediyoruz. Kapağı kapalı olarak ılınmaya bırakıyoruz ve krepleri hazırlamaya başlıyoruz. Tüm krep malzemesini derin bir kapta çırpıyoruz. Tavayı sıvı yağ ile yağlayıp yağı kızdırıyoruz. Krep hamurundan küçük bir kepçe kadar alıp tavaya döküyoruz. Tavayı sağa sola döndürerek hamuru tavaya yayıyoruz. Bir yüzü delik delik olunca spatula yardımı ile tersini çevirip pişiriyoruz. Bütün krepleri pişirdikten sonra kreplerden birini çukur bir kaseye yerleştiriyor ve kenarlarını dışarı sarkıtıyoruz. Kebaptan bir kepçe kadar alıp krebin ortasına koyuyor ve bohça gibi kapatarak yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine ters çeviriyoruz. Tüm kreplere aynı işlemi yaptıktan sonra her birinin üzerine kaşar peyniri koyuyoruz. (Ben dilimlenmiş kaşar kullandım) Domatesleri ve biberleri dilimliyor ve her krebin üstüne birer adet koyarak kürdan ile tutturuyoruz. Önceden ısıtılmış 200 derece fırında, kaşar peynirler eriyene kadar pişiriyoruz.




Afiyetle kalın.

8 Eylül 2013 Pazar

Muzlu Çikolatalı Kek

Sevgili Dostlar,

Klasik kek tariflerinden sıkıldınız mı? Hem meyveli hem çikolatalı hem de hafif bir tat peşinde misiniz? Şimdi size vereceğim tarif tam da böyle bir tarif. İçi yumuşak, çikolata ve muzun mükemmel uyumu ile ağızda nefis bir aroma bırakan bir kek. Tarif Refika'dan, ancak uygularken minik değişiklikler yaptım :) (kaynak : www.mucizelezzetler.com)


Malzemeler;
Yumurta - 2 adet
Toz şeker - 1 su bardağından 1 parmak az
Un - 2 bardak
Kabartma tozu - 1 paket
Süt - 1 bardak
Sütlü çikolata - 160 gr (2 paket)
Yerli muz - 3 adet
Zeytinyağı - 1/4 bardak
Vanilya - 1 paket


Yapılışı;
Yumurtaları toz şekerle birlikte köpürene kadar çırpıyoruz. Karışıma kabartma tozu, vanilya, süt ve yağı ilave ediyoruz. Çikolataları unlamak için bir parça unu kenara ayırıyoruz. Kalan unu, kek karışımına azar azar ilave ediyoruz. Bu noktada karışımı karıştırıyor ancak çok çırpmıyoruz. Muzları minik minik doğruyoruz. Çikolataları da minik minik parçalara ayırıyor ve kenara ayırdığımız una buluyoruz. Unlu çikolatalardan bir avuç kadarını süslemede kullanmak üzere kenara ayırıyoruz. Keki dikdörtgen kek kalıbında yapabileceğiniz gibi borcamda da yapabilirsiniz. Seçtiğimiz kabı kekin yapışmaması için yağlayıp unluyoruz. Kek karışımının yarısını kalıba döküyor ve önce muz parçalarını sonra da çikolataları ekleyip karışımı kabaca karıştırıyoruz. Üzerine kalan karışımı döküyor ve karışımın üstünü kenara ayırdığımız çikolatalar ile süslüyoruz. Keki önceden ısıtılmış 180-200 derecelik fırında 45 dakika pişiriyoruz.

Afiyetle kalın.

4 Eylül 2013 Çarşamba

Kışlık Domates Sosu

Sevgili Dostlar,

Bu hafta kış hazırlıklarına yavaş yavaş başlıyorum. İlk icraatım yemeklik domates sosu yapmak oldu :) Haftaiçi teyzemin kilerindeki 30 kavanoz taze taze saklanacak domates sosunu görünce heveslendim ben de. Yapımı da son derece kolay olan kışlık domates için yapmanız gereken ilk şey "petemek domatesi" bulmak :) Salça yapımında kullanılan ve şekil olarak yumurta formunda olan bu domates İtalyan domatesi olarak da biliniyor. Büyük süpermarketlerden ziyade daha ufak semt marketlerinde bulunuyor. Kışlık domates sosunu kavanozlarda muhafaza edeceğimizden kavanoz da almalısınız.

Malzemeler;
Petemek Domatesi
Tuz

Yapılışı;
Domatesleri güzelce yıkayıp kabuklarının kolay soyulması için kaynar suyun içinde 2 dk bekletip çıkarıyoruz. Kabuklarını soyduğumuz domatesleri iri iri doğrayarak geniş bir tencereye alıyor ve domatesler yumuşayıncaya kadar pişiriyoruz. Bu noktada blenderımız imdada yetişiyor ve yumuşamış domatesleri sos kıvamına getiriyor. Bu sosa tuz ekleyip bir miktar daha kaynattıktan sonra sosu ocaktan alıyor ve hemen kavanozlara dolduruyoruz. Kavanozun vakumlanması için kapağını kapatıp ters çeviriyor ve bu şekilde 3 gün bekletiyoruz.

Ben 5 kg domatesi iki tencerede kaynattım, her tencereye 1 yemek kaşığı tuz kullandım ve 3 kavanoz kışlık domates sosu elde ettim.

Deneyin derim :)

Afiyetle kalın.

1 Eylül 2013 Pazar

Beyaz Peynirli Sufle

Sevgili Dostlar,

Canınız börek çekiyor ama şimdi kim uğraşacak börekle mi dyorsunuz. Hemencecik yapsak da lezzetli de olsa hem gözümüze hem midemize hitap etse mi diyorsunuz. Ana yemeği düşündünüz de yanına arkadaş mı arıyorsunuz? Beyler, mutfak sana çok uzak diyenlere cevap mı vermek istiyorsunuz. İşte bu tarif tam da size göre.. (kaynak: tarif defterimden..)

Malzemeler;
Yufka - 2 adet
Yumurta - 2 adet
Süt - 1 su bardağı
Su - 1 su bardağı
Sıvıyağ - 1/2 su bardağı
Kabartma Tozu - 1/2 paket
Beyaz peynir
Çörekotu

Yapılışı;
Fırın kabımızı yağlıyor ve iç malzeme olarak kullanacağımız peyniri ufalıyoruz. Peynir ve yufka dışındaki tüm malzemeleri çırpıyoruz. İlk yufkadan büyük bir parça koparıp tepsinin tabanına yayıyoruz. Çırparak hazır ettiğimiz sıvı karışımdan çorba kaşığı yardımı ile fırın kabındaki yufkanın üzerine serpiştiriyoruz. Üzerine ilk yufkadan kalan parçayı kapatıyoruz. Böylelikle ilk yufkayı bitirmiş oluyoruz. Şimdi sırada peynirleri yufkaya yaymak var :) İkinci yufkayı parça parça peynirlerin üzerine koyuyor ve her katın arasına sıvı karışımdan serpiştiriyoruz. (Peynirlerin üzerine direkt sıvı karışımdan dökmüyoruz) Böreği dilimliyoruz ve kalan sıvı karışımı da üzerine döküyoruz. En son olarak çörekotu serpiştiriyoruz. 30 dakika suflemizi dinlendirdikten sonra önceden 180 derecede ısıtılmış fırında 55 dakika pişiriyoruz. Sıcak sıcak keyifle yenen bu sufle, ertesi gün dinlenmiş hali ile de afiyetle yenilebiliyor.

Afiyetle kalın :)